12 Nisan 2018 Perşembe

Güldür Güldür Show Evlilik Teklifi


Sude-:(sahneden girerken) ay kızlar hoş geldiniz. Ne iyi ettiniz de geldiniz, hızır gibi yetiştiniz vallahi. (paniklemiş bir şekilde) Ay ben ne yapacağım.

Beyza:  Sude neyi ne yapacan, kız söyledi mi yoksa acaba.

Sude: Yok daha söylemedi, yani daha evlilik teklifi gelmedi henüz. Kız siz nerden biliyorsunuz bana evlilik teklifi yapacağını, yoksa size de mi söyledi.

Hilal: Hem evlilik teklifi nerden çıktı, sana evlilik teklifi edeceğini kim söyledi

Sude: Şimdi şöyle bir şey var arkadaşım. Şimdi bana dedi ki Berkay, sude dedi sen dedi bu akşam dedi çok önemli bir şey konuşacam. İlişkimiz hakkında dedi çook önemli dedi, çoook önemli, yani 7 yıldır birlikteyiz arkadaşlar yani ilişkimiz hakkında çok önemli ne olabilir. Yani bütün veriler bana evlilik teklifi edeceğini gösteriyor.

Dicle: Ya canım benim, verilere çok da aldanmamak lazım. Misal hava durumunda meteorolojiden aldığımız verilere göre yarın hava güneşli, ammaaa bir bakmışsın gök gürültülü sağanak yağış var. Yani demem o ki veridir yani.

Sude: Allah’ım ne diyosun sen ya. Bir şey söyleyeceğim şimdi ben bunu mu giyeceğim yoksa bunu mu giyeceğim, hıı ?

Hilal:Sude’cim sendeki kabahat elbiseyle falan kapanacak gibi mi sence ? Maşallah balkonu mutfağa katmışsın. Yaani onu örtecek bez yok. Ay tatlım gerçekleri söylüyorum diye alınmıyorsun değil mi ? alınıyorsan söyle ,bak alınıyorsa söylesin, nolur.

Sude: Bak bu hilalin sevgilisi yok diye bize laf sokmaları yok mu, bak gerçekten. Neyse ki Allahıma bin şükür bu günleri gördüm, yarabbi. Ay bir şey söyleyeceğim. Geçen hafta ne olmuş biliyor musunuz?

Hilal-Dicle: Nolmuş

Sude: Bizim evde mevlütte hoca demiş ki anneme: senin kızının evlenmesi büyük alamet demiş. Ama neyseki   üzerimdeki o felaket kalktı.

Dicle: Ya canım benim çok da sandığın gibi değil aslında.

(Kapı çalar)

Sude: Ali efendi geldi, siparişlerimi getirmiştir. Mum sipariş ettim ki Berkay’ım bana mum ışığında romantik ortamda evlilik teklif etsin. Bak bu kız neleri hesap ediyor. Her kes haddini bilecek, evleniyorum ben.

Hilal: Kız bu salak haaa

Beyza: Onaylar biçimde hıııı. Yani çocuk ayrılmaya geliyor bu evlenecem zannediyor. Yaa hilal ben söyleyemem sen söyleyebilir misin?

Hilal: Zevkle, yaa ayrılsınlar zaten yaaa. Allah allah yakışmıyorlar yani yakışmıyorlar ki

Beyza: Çok gıcıksın lan sen

Sude: Gel Ali gel, oraya bırak aldıklarını.

Ali: Taaa nerden getirdim bunları ya. Bu nasıl bir sipariş anlamadım valla. Koydum böyle.

Sude: Şimdi soruyorum ben bunu mu giyecem, bunu mu giyecem

Ali: Heee şimdi sudecim o tarz kıyafet senin hatlarını gayet kapatır, hiç uygun değil sana. Hem zaten bu sene paris moda haftasında o kıyafetler hiç yoktu. Sen bence şekerim sarı şifon giy. Tabi onu bir de siyah deri çantayla kombinleyince bence tarzsın.

Sude: Şey yani şimdi Ali efendi ben kızlara sormuştum, sen niye… Allahım o iki tane kız görecem diye o moda programlarını izliyorsun. İzle izle maşallah cengiz abazoğluna dönmüşsün. Tamam getirdiysen siparişleri çıkar mısın, gider misin. Allah’ım evlilik teklifi alacağım ben bu akşam işim gücüm var. Hadi git artık, kışt kışt

Ali: Vay beee, zaten o eteğin altınla sitilettoyu kombinleycecek biriyle ben moda tartışmam. Kapıyı da kendim bulurum sağol.

Sude: Çok sağol çok teşekkür ederim. Hiç kimse keyfimi bozamaz, çünkü çok mutluyum.

Hilal: Ah sudecim, sana gülmek o kadar yakışıyor ki

Beyza: Evet

Hilal: Böyle bir de ağlanacak haline gülmüyor musun?. Tatlım, Berkay sana bu gece evlilik teklif etmeyecek. Berkay senden ayrılacak.

Sude: Nee, ne dedi o , nasıl

Beyza: Sude ’cim şimdi şöyle. Berkay ile Ahmet telefonda konuşurlarken bu Beyza duymuş. Yani Ahmet, Berkay’a demiş ki kanka demiş bencede bir süre ara vermek çok iyi fikir. İnsan daralır, bunalır, sıkılır falan demiş.

Hilal: Mesut senden ayrılacak

Sude: Ya nasıl ya, yanlış duymuşsunuzdur siz. Hiç öyle şey olur mu? Berkay, ara vermek falan, hayatta olmaz.

Hilal: Oldu bile, oldu. Ya kızım belli ki adamın içi senden soğumuş yani kaç senelik ilişki. Adam senden soğumuş anla artık. Ya şuna bakar mısın ? Ya tamponu göbeği salmışsın sen daha ne bekliyorsun ya, sen daha ne bekliyorsun. Adam belki başka biri var. Ben bildiğim için söylemiyorum belki başka biri var. Kuzucum Berkay senden ayrılacak. Bak alınıyorsan söyle, Sude alınıyorsan söyle.

 Sude: Gebertirim, bak boğarım seni, parçalarım, elimde kalırsın yemin ediyorum.

Beyza: Kız dur takıldı. Ya ne yapıyorsun destek vereceğine fiştek veriyorsun.

Hilal: Ya tamam kuzum , tamam canım ay ben sana kıyamam. Ya bu üzüldü bu, bu alındı bu gerçekten. Ya tamam , tamam anlıyorum ben seni. Üzüleceksin sonuçta ayrılık, ağlayacaksın böyle gözlerin patlayacak artık ağlamaktan. Bize ihtiyaç duyacaksın, biz gelmiycez. Sen yalnız öleceksin, yalnıııız.

Beyza: Ya sen ne pislik bir arkadaşsın ya. Sude ’cim sen buna bakma, sanki dünyanın sonu mu?

Sude: Sonuuu, dünyanın sonu herhalde yaa. Berkay’ la biz çok iyiydik, çok muhteşemdik.  Biz Berkay’la yara bandıyla babet gibiydik, ciğerle soğan gibiydik, acunla siyah tişörtü gibiydik. Hayır olmaz öyle şey, nasıl olabilir bu ya.

Hilal: Bence siz şalgamla balgam gibiydiniz, vıcık vıcık böyle iğrenç bir şey. Kuzucum alınmıyorsun değil mi?

Beyza: Boğazın büzüşsün Beyza. Ya sen buna bakma bir de şöyle düşün. Hayatında yeni bir sayfa açılacak.

Sude: Haaaa, evet ya. Yeni bir sayfa, her şey yeniden, her şey en böyle en başından böyle birini bulacam etcem bir sene. Tanıyacam etcem bir sene, o manyak mı değil mi çözecem, sapık mı değil mi onu çözecem bir sene. Konuştuk ettik birbirimizi tanıdık bir sene. Evliliğe ikna ettim bir sene. Evlilik hazırlıkları, düğün de ordan bir sene daha. Ondan sonra evlendik çocuk yaptık bir sene daha. ( ses gelir)

Beyza: Sude ötüyorsun, alarm mı bu, neyin alarmı.

Sude: (Endişeyle) biyolojik saatim öttü. Bu hesapla aile maile olamam ben.

Hilal: Ayyy yürüyen menopoza bak be. Ya senin biyolojik saatin varsa onun da pili bitmiştir. Kuzucum alınmıyorsun değil mi, çok çok üzülürüm ben alınırsan.

Sude: Git lan, kalk git lan buradan.

Hilal: Kız bu gerçekten alındı bak.

Sude: Bir tane vuracam ( Taklidini yaparak) Alınmadın değil mi ?(kapıya gider)

Beyza: Ya Sude tamam üzülme, bak ne zaman istersen ara beni tamam mı? Bir derdin falan olur tamam mı? Ya bak ihtiyacın bir şey olursa da ara. Ben Ahmet’ten asla ayrılmam, başka kıza bakar diye. Ama sen yine de ara beni tamam mı?

Sude: Tamam ben iyiyim sen git.

Beyza: Sen git diyorsun diye gidiyorum.

Sude: İyiyim ben, sen git git, tamam ya ne olacak ki, nedir yani Allah Allah. Ayrılırsak ayrılırız ya, nedir yani

(Alarm tekrar öter)

Sude: Yani olmadı başka birini bulurum, ne olacak ki(Alarm) Şey yaparım ya, barışalım, iki üç günde barışırız ya (alarm)suuus, hayır olamaz. Bu ayrılık gerçekleşemez, hayır ayrılmayacağım. Asla ayrılmayacağım, asla. Bırakmayacağım o çocuğu.

Berkay: Aşkım ben geldim.

Sude: Sevinçli bir şekilde. Allah kim gelmiş, aşkım gelmiş, erkeğim gelmiş. Geç otur, geç otur, Allah’ım ne güzel oturdun bu nasıl oturmak. Bi dakka sen yoruldun mu, yoruldun mu yoksa. Al bunları koy, bunları da koy. Ay yoruldun mu sen, yordular mı seni. Dur şuranı acık ovayım, ayy ne kadar sert olmuş buraların. Dur iyice açayım şuralar

Berkay: Ne yaptım ben hıı, özür dilerim ne yaptım ben.

Sude: Ne demek o ya ne demek yani. İlla bir şey mi yapmış olman lazım yani

Berkay: Ne bileyim yani sen şimdi etlerimi yumuşatıp dövmeyecek misin yani. Çünkü sen bana böyle iyi davranmazsın ki yani

Sude: Aşk olsun saçmalama, şu an kırılıyorum gerçekten. Seni dövmek mi , ya şu surata vurulur mu, tü maşallah sana. Vallahi özene bezene yaratmış, bak bir daha aşık oldum şu an. Bu ne be, bu ne be, bu ne, maşallah sana maşşallah, tü tü tü

Berkay: Sude ya kusursuzsun derken bak gözlerin göbeğime kayıyor. Yalan söylüyorsun, yalan söyleme

Sude: Kim, ben?

Berkay: Ya deli deli hareket etme, otur şuraya bir şey konuşacam senle.

Sude: Ya sus konuşuruz sonra, al şunları, sana şunda bi çakayım da konuşuruz sonra

Berkay: Kızım oyun mu oynayacaz senle, sen futboldan nefret edersin. Kafayı mı buldun sen, asetonu çok mu kokladın, yoksa oje yaparken ojelerini mi yaladın?

Sude: Yok artık…

Berkay: Ne oluyor ya…

Sude: Ya ne demek ne oluyor ya, ben futbolu sonradan sonradan sevemez miyim yani hayret bir şeysin ya. Bence çok mantıklı 22 tane adam bir topun peşinde, (alkışlayarak) kim düşündü bunu, helal olsun, Süper ya, hadi oynayalım. Vur hadi.

Berkay: Ben şimdi anladım seni, ben Pazar günü çocuklarla maça gidecektim, onun için yapıyorsun değil mi bunu ? Birazdan da ağlamaya başlarsın, (taklit ederek) beni anlamıyorsun, diye

Sude: Ne, sen saçmalıyorsun, saçmalama ya, öyle bir şey olabilir mi. Bir şey söyleyeceğim, ayy, bugün Pazar boş ver oyunu biz maç özetlerini izleyelim. Dur maç özeti vardır televizyonda.

(Maç özetinden bir sahne)

Sude: Hareketlere bak ya, lan niye ofsayt vermiyorsun, ofsayt vermedi gördün mü ?

Berkay: Ya saçmalama kızım ne ofsaytı, sen ne anlarsın ofsayttan.

Berkay: Harbiden ofsayt ya. (bağırarak kalkar) kimsin sen, sen kimsin, nerde benim sevgilim. Sude nerde kim girdi içine.

Sude: Saçmalama ya ben biliyorum bunları, can havliyle malum oldu belki de

Berkay: Kızım ne malum olması, hasta mısın sen. Sabahtan beri sana bir şey anlatacam diyorum deli deli hareketler yapıyorsun. Korkuyorum gülüm

Sude: Korkma be gülüm, sen ne anlatacaksan anlat be. Sen konuş ben dinlerim. Çünkü sen, ne anlatırsan haklısın sen, sen en doğruyu konuşan adamsın sen. Sen adamsın, sen adam, adam. Ya bir şey söyleyeyim mi. Eğer bugüne kadar üzdüysem hareketlerimle seni, özür dilerim. Bitti o kapı açmamalar, yok neredeydin, yok o kız kim, yok neden geç kalmalar. Haydi Sude çıldırdı sevgilide damping var. Tamam bir şey söyleyeceğim bitti o günler hesap sormuyorum sana. Şii bana bak, yarın akşam ikimiz 10-11 gibi

Berkay: Eee

Sude: Eeee ne, ikimiz ama ha, şe yapalım mı?

Berkay: Neee

Sude: Şey işte ya, halı saha yapalım mı maç. Bak geç, serin serin, koşa koşa, mis gibi

Berkay: Yok artık ya, kızım ne halı sahası. Sen en son halı sahaya geldiğinde bu kum bu halıdan nasıl çıkar, diye delirmiş insansın.

Sude: Haaa doğru söylüyorsun halı saha neymiş ya, tabi sen yarın şey istersin, erkek erkeğe takılmak istersin. Sen de haklısın. Gel otur otur. Bir şey söyleyeceğim o zaman Ahmet’i arayalım

Berkay: Hııı(Eee sonra der gibi)

Sude: Siz böyle erkek erkeğe yarın, hatta sen Ahmet’le şey yapsana, konuşun tatile çıkın. İki erkek, ikiniz, vallaha şeye gidin ibizaya. Bak, ibiza, bu mevsimde ortamı bir görmen lazım. Eeee sağlıklı adamsın, genç adam gidecen tabi, git, Bir şey söylim mi, masraflar benden, hadi buyrun. Böyle bir şey yok, ya sen böyle sevgili gördün mü ?

Berkay: Görmedim, yani böyle bir dayı gördüm, enişte gördüm ama sevgili görmedim. Ya ben ne yaptım ki, yani ne yapmış olabilirim. Yani bir sevgili bir adama neden böyle davranır ki, çok mantıksız ya

Sude: Tamam o zaman bir şey söyleyeceğim, her şeyi geç şu bizim ofisteki Merve’ye bi bakar mısın? Bu ne ya, böyle bir şey olabilir mi? Sen bunu ekle, sen bunla bi mesajlaş, sen buna bi yürü, Sen buna bi yaz ve ben görmüyorum, al hadi ya al yaz. Yaz sen buna yürü, ben görmüyorum hadi, bak bunu da kimse yapmaz, hadi.

Berkay: Üfff, ya sen bir de manita mı ayarlayacaksın bana

Sude: Boş ver hadi, hadi, al yaz

Berkay: Ya sen çıldırın hepten, ne oluyor ya

(Sert bir şekilde kapı çalar, diğerleri sahneye girer)

Beyza: Yahu neden açmıyorsunuz kapıyı, kıracaktık nerdeyse. Çok acil bir durum var o yüzden böyle alacaklı gibi çaldık kapıyı.

Berkay: Aynen çok acil bir durum var ambulans çağırın Sude çok kötü.

Sude: Yok canım ben kötü falan değilim, bir şey diyeyim mi sana şu ofisteki diğer kıza baktın mı, bak tam senin kalemin ya, profil fotoğrafını bi like’la, ben görmüyorum hadi

Ahmet: Kardeşim çok büyük bir problemimiz var, devreler fena halde karışmış. Hilal bizi konuşurken duymuş, her şeyi yanlış anlamış. Konuş hilal, konuş.

Hilal: Eee, şimdi şöyle oldu, bi küçük ufak bi yanlış anlaşılma olmuş. Öyle çok da önemsenecek bir şey değil, o yüzden canım pek de konuşmak istemiyor. İnan hiç konuşmak istemiyorum.

Beyza: Ya tamam sus hilal. Sude, Berkay senden ayrılmayacakmış.

Sude: Vallahi mi diyorsun.

Beyza: Eveeet

Sude: Ama dur, aşkım sen benle bugün ne konuşacaktın o zaman, önemli?

Berkay: Sana evlenme teklif edecektim, salak.

Sude: (O sırada çok sevinir) Bi dakka ya, ama hilal şey dedi bize , sizi konuşurken duymuş, ara vermek, ara verelim diyen kim?

(Diğerleri) hee, kim?

Beyza:Ahmet?

Ahmet: Söz hakkı doğdu tabi bana, vallahi burada da söylenmez bu tabi de, nasıl olacak ki şimdi. Beyza, ben ayrılmak istiyorum senden.

Beyza: Arkadaş ihale ne ara bana döndü ya. Hem bu gerçekten böyle mi söylenir lan. Ya bari bi mesaj atıp öyle terk etseydin.

Ahmet: Beyza sen çok iyi birisin, ben seni hak etmiyorum. Sorun sende değil bende.

Beyza: Yav he, he,

Ahmet: Hadi iyi akşamlar, ben kaçtım, görüşürüz.(çıkar)

Beyza: Ay başıma neler geldi?

Sude: Ayyy, aman da bu bana evlilik teklif edecekmiş. Ay ben buna kurban olurum, sen bana evlenme mi teklif edecen, sen damat mı olacan, Bak bi şey söyleyeyim mi (çocuk sever gibi sever). Yüzüğe bakayım

Berkay: Kızım sen bi dursana, içinden canavar çıktı kızın ya. Ya ben sana evlenme teklif edecektim ama vaz geçtim, bu ne ya. Yok Allah aşkına ben katlanamam böyle şeylere. Biraz ara verelim benim düşünmem lazım.

Sude: Ne, ara mı ? Nereye gidiyorsun?

Berkay: Sana ne?

Sude: Nereye gidiyorsun, Berkay gitme.

Beyza: Bırak boş ver ya giderlerse gitsinler, İbrahim inşallah ölürsün. Hayır yani ne oldu, yani şimdi bir şey mi oldu, ne oldu? Bak ayaklarımız hala yere basıyor.

Hilal: Hıııı, az önce ikiniz de tepiği yediniz, (onları taklit ederek) bak ayaklarımız hala yere basıyor.. Ay yoksa siz alındınız mı bana, bana bak, vallahi beni alınma tutar. Ay ben hiç bakamam, vallahi midem kaldırmaz.  Kız siz alınızdınız mı ?

Sude-Beyza: Yok be  ne alınması, aşk olsun sana.

Sude: sen iki dakka otursana şuraya

Hilal: Yok yo ben kalkayım

(Yerine oturturlar)

Hilal: Ya çay falan zahmet etmeyin, ben gideyim.(tekrar kalkar) ya benim market alış verişim var ben gidiyorum.(çıkar)

Beyza-sude: defol

Beyza: Hilal inşallah sen de ölürsün. İçi dışı pis ya, pis

Sude: Ya biz ne yapacaz, görüyor musun şu salak Hilal yüzünden ayrıldı, adam gitti bıraktı ya. Evlenme teklif edecekmiş…

Beyza: Ya gel otur, ağlama. İçimi parçalıyorsun. Boş ver kızım ya, boş ver. Bana bak, kadın olmak güçlü olmak demektir. Biz ikimiz de güçlü, ayakları yere sağlam basan, kendi kendine yetebilen, bağımsız güçlü kadınlarız. Yani illa hayatımızda biri mi olacak yani.

(Alarm sesi duyulur.)

Aha benimki de öttü. Sude koş, koş durduralım şunları. (sahneyi terk ederler)




4 yorum:

  1. okul servisi skeci laızm lütfen

    YanıtlaSil
  2. Yılbaşı skeç metni varmı

    YanıtlaSil
  3. Merhaba 4. Sınıf öğretmeniyim. Sene sonu gosterimiz için sınav sitresi skecinin metnini rica ediyorum. Teşekkür ederim.

    YanıtlaSil